12 Nisan 2012 Perşembe

Şansında Böylesi...!


Gazi üniversitesi bahar şenlikleri için,güzel bir mayıs ayında davet aldım.Yaptığımız işin en güzel taraflarından birisidir,konserlerde bulunmak.Üstelikte bu konserler,üniversite gençleriyle ise ,başka bir keyiflidir.
Aldığım bu davet üzerine,Ankara'ya gidecektim.Tek başıma ,solo performans olarak katılacağım bu konsere,şahsi arabamla gitmek yerine ,Harem'den saat başı kalkan Ankara otobüslerini tercih ettim.Sabah erken bir saatte uyandım ve arabamla Harem'in yolunu tuttum.Arabamı otoparka bırakıp,gitarımı sırtlayıp,Ankara'ya giden otobüs firmalarını gezdim.Tabi ki ilk önceliğim,en çabuk kalkacak
olan otobüstü.20 dakika sonra kalkacak bir otobüs buldum,biletimi alıp,otobüse bindim.Orta kapıya yakın,cam kenarı bir yerdi,bu Ankara yolculuğumun manzarası.Şahsi arabamla gitmek istemememin sebebi de tam olarak buydu.5-6 saatlik yol mesafesi boyunca dinlenip,uyuyacaktım,böylelikle araç kullanmanın yorgunluğu,üzerimde olmayacaktı.Otobüsün kalkma saati gelmiş,yarı yarıya da dolmuştu ve araç çalışır çalışmaz uyuklamaya başlamıştım bile.Otobüse kimin bindiğini,tanıdık birileri var mı diye bakmadığımdan,aklımdan bile geçirmemiştim. Otobüs,Ankara'ya varmadan 2 saat önce,mola verdi(Ankara'ya ,otobüs ile yolculuk yapanlar iyi bilirler,oraya varmadan 2 saat önce bir dinlenme tesisinde ,otobüsün mola verdiğini).
Ve ben herkes gibi ihtiyaç molası niyetine,hava alma bahanesiyle kalkıp,dinlenme tesislerine yönelmek adına,otobüsün merdivenlerine yürüdüm.Merdivenlerden inerken,bir de baktım,ne göreyim?Sahnelerimin en devamlı,en az konuşan,en asi,en sıkı takipçilerinden ve bana karşı beslediği duygusallık sebebiyle,diğer bayan dinleyicilerimi pek sevmeyen siması,benimle aynı otobüs yolculuğunda.
Şaşkınlıkla beraber,'ne yapıyorsun,senin ne işin var bu otobüste' diye bir soruyu sorma gafletinde bulundum.Ve tabi ki,'en asi' adlandırmasını hak edecek bir şekilde 'SANANE!' cevabını aldım.Hiç üstelemeden,ince bir tebessümle,şaşkınlık ifadesi yüzümde ,dinlenme tesislerinin yolunu tuttum.Pisuvara yöneldim ve yanımdaki pisuvara,yolculuk yaptığımız otobüsün kaptanı geldi.Hiç sohbet etmemiş olmamıza rağmen,birden bana dert yanar,söylenir bir halde, bir şeyler anlatmaya başladı.
Şehirler arası yolculuk yaptığım bir kaç seferden , bildiğim,öğrendiğim bir şey vardır.Tıpkı sahnelerde,biz müzisyenlere, ön masada oturan bayanların motivasyon verdiği gibi,şoförlere de,en ön dörtlüde oturan ve genelde bayan olan yolcuların ,motivasyon verdiğiydi.
Bu küçük dipnot sonrası,gelelim kaptanın bana anlattığı şeylere.Kaptan ,pisuvarda ki bu sohbetinde,bana;'Bunlar evlerinden bir yalanla çıkar,süslü püslü ,cafcaflı kıyafetlerle başka şehirlerde adamlarla buluşur koklaşır,bunlar var ya bunlar bunlar.....'diye ,kendinden ve tecrübe edindiği şeyden emin bir halde anlatmaya başladı.Üstelikte ,bahsettiği kişi,benim bir şaşkınlıkla karşıladığım,tanıdığım kişiydi.Kaptanın, bu bahsettiği kişiyi tanıyor olabileceğim ,aklından bile geçmediği için,aklına geldiği gibi anlatıyor olması ilginç bir şanstı!:)Şans diyorum ,çünkü tesadüfünde, şansında böylesiydi gerçekten de.
Otobüse binip,yerime oturup,gözlerimi kapayıp ,başladım dinlenmeye.Sanırım 45-50 dakika sonra,muavinin omzuma bir el koyması ile irkildim.'Arkadaki hanımefendi sizi çağırıyor 'dedi.Arkamı döndüm bir merakla ve uyku sersemi bir ifadeyle,ne göreyim?:)Kahramanımız hanımefendi,otobüsün boş koltuklarından birine arka tarafa geçmiş,ve bana' Geeellllll' der gibi ,bir parmak işareti yapıyor.Muavin, benden bir cevap ya da fiili hareket beklercesine arkamda dikiliyordu.'Tanımıyorum' deyip,arkamı döndüm.İçimden, 'Allah Allah ,demin bana sanane diyordu,vicdanı geri mi geldi' diye söylenip ,gözlerimi kapadım.Bir yandan ,bu hanımefendi benim bile hangi saatte,hangi otobüse bineceğimi bilmememe rağmen,aynı otobüse nasıl denk getirdiğini düşünüyordum.Bir yandan da,beni almaya gelecek olan arkadaşlar geç gelirlerse ,otogarda ne yapacağım diye düşünüyordum. Düşünüyordum,çünkü bu asi bayanla ,hiç bilmediğim bir yerde ,baş başa kalırsam ne yapacağım diye endişeleniyordum.
Endişeleniyordum diyorum,neden diye düşünebilirsiniz bu satırları okurken.Yaş olarak benden epeyce küçük olmasına karşın,telefon numaramı bulup beni sürekli rahatsız ediyor olması,sanal platformlarda başka başka kimliklerle karşıma çıkıyor olması ve kışın ortasında ,sahne aldığım mekanın önünde duran beyaz aracımın her yanını ,eline bir ketçap alıp,boydan boya kırmızı yapan kişinin de ,bu kişi olması,o düşünce şeklimin ,endişe halini almasına sebepti.Bilirim,sevginin aşırısı hep zarar verir.Bu da ,sizin hoşgörünüzle,zarar kısmında bir sevgi sanırım.


Ankara'ya varmıştık ve gitarımı tekrar sırtlayıp,beni almaya gelen arkadaşla otogardan ayrıldım.Cep telefonuma bir mesaj geldi.'Nereye gidiyorsun' şeklinde.Gerçekten bir an ,kurtuluş yok sanırım dedim kendi kendime.Cevapsız bırakıp,akşamki şenliklerin yapılacağı alanın yolunu tuttum.Akşam olmuş,sahne vakti gelmiş,konser alanı 50-60 bin kişinin tıka basa doldurduğu bir yer haline gelmişti.Benden sonra ASLI'nın sahne alacağı bu organizasyonda ,ben ASLI'nın bir alt sahnesi olarak platforma çıktım.Keyifli ve hep bir ağızdan şarkılarla,30 dakikanın sonunda ,sahneden inip kulise yöneldim.Cep telefonuma gelen mesaj'Nereye gidiyorsun' şeklindeydi.Şaka gibiydi,gerçekten de sıkı takipçiydi.Amacı neydi,bu bile meçhuldü.

Oradan uzaklaşıp,beni sahne sonrası almaya gelen kuzenlerimle ,bir aile ziyareti sonrası,otogarın yolunu tuttum.Ve içimden geçen,sizinde bu satırları okurken geçenler ile aynıydı.Otogarda beni yine bulacak ya da bekliyor olacak mıydı?Neyse ki,Ankara'ya gelirken beni bulan şans,bu sefer beni bulamamıştı.İlginç bir sahne hikayesi olarak,'ŞANSINDA BÖYLESİ' diyerek,bu satırlarda yerini aldı.


Gerçekten de ŞANSIN BÖYLESİ....


Volkan KOŞAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder