22 Temmuz 2013 Pazartesi

Yalandan kim ölmūş?

Yalandan kim ölmūş?
Hayatımızın olmadık anlarını kurtaran yalanlar.Ya da kurtardığını sandığımız yanılgısı...Aslında herşey pamuk ipliğiyle bağlı ve biz elde ettiğimiz herşeyi ,sanki hep bizde kalacakmış gibi gördūğumūzden ,o pamuk ipliğini unutuveririz...O pamuk ipliği,gūven sarsılmasında,yalan söylendiğinin ortaya çıkmasında,karşıdaki bireyden kendini daha akıllı görme yanılgısına dūşūldūğūnde veya nasılsa anlaşılmaz ferahlığında birden kopuverir...Yalanla bezenmiş,eli yalana değmiş her hayat "niye hep beni buluyor "denecek şeyleri de mıknatıs gibi çeker.Çūnkū yalana bulaşmış diller,o yalanı korumak için,olmadık yalanlarla kapatılır,söyleyene hiç ortaya çıkmayacakmış gibi gelir.Ortaya çıktığında da yalanla bezenmiş pişkinlik hali baş gösterir.Gūnah,sevapla affolur yaradan katında,peki ya yalan?
   Aldatmak nasıl davranış bozukluğuysa ,yalan söylemek,edinilmiş en kötū alışkanlıktır.Hayatın garip tarafları bize vurduğunda,asla kabul edemeyiz bu yalanları,ama biz  söyleyince hep masumdur bir tarafı o yalanın.Peki ya nerde kaldı,"kendine yapılmasını istemediğin şeyleri,başkasına da yapma" delikanlılığı!
  Yalanın ardındaki gerçekler diye bir kitap olmalı ,önsözūne de "Kaybetmeyi göze alamayacağınız durumlarda kesinlikle kullanmayınız" ya da "uğruna yalan söylediğiniz şey,kaybettiğinize değecek şeyler olmalı" yazmalı...Ve en önemlisi İlaçlarda yazdığı gibi,"çocuklardan uzak tutunuz"yazmalı.

  Heleki ,teknolojinin bu kadar ilerlediği gūnūmuzde,bir telefonla kim nerde kiminle oyununu kolayca  oynayabiliyorken,böyle gafletlere dūşmek būyūk cūretkarlık örneğidir.Foursquare kullanmayacaksın,twitter kullanmayacaksın,facebook kullanmayacaksın ,whats up kullanmayacaksın ya da hepsini kullanıp hep offline takılacaksın ki,yalanın beyazla boyansın.Hayatın en çok sevdiğim yanı,hiçbitşeyin sonsuza kadar gizli ve saklı kalmayacağı gerçeğidir,Su akar yolunu bulur...
Neeeee ?Kim mi demiş?Dememişler mi?Aman boşverrrrrrr....!
Yalandan kim ölmūş???


Volkan Koşar
Devamını okuyun...>>

9 Mayıs 2013 Perşembe

Önce Neymiş,Sonra Ne Olmuş?E oluyo be İnsanlık işte



-Sevgilinden ayrıldın

İlk günler:Oh be tam bir çileymiş
İlk hafta:Yaşasın Özgürlük!
İlk ay:Çok özlüyorum ya!
İlk aydan sonra:Çok seviyorum,onsuz yapamıyorum,sevgilisi var mıdır?'Yanlışlıkla atılmış bir mesaj'ile diyaloğa girip,şansımı denesem

Not:Her şeyin kıymeti ,iş işten geçtikten sonra mı anlaşılır.

-Mesaj Evresi

.Aklına mesaj atmak gelir
.Mesajı toparlarsın
.10-20 kere yazar siler,bir daha yazarsın
.Mesajı göndermeden önce 10-20 kez okursun
.Mesajı yollayacak doğru zamanı bulur,mesajı yollarsın
.Mesaja cevap beklersin
.Acaba okumadı mı,uyuyordur kesin,ondan cevap yazmadı diye iyi şeyler düşünür,motivasyonunu kaybetmemeye çalışırsın
.Mesaja cevap gelmez
.Keşke mesajı göndermeseydim diye pişman olursun
.Alamadığın cevaptan dolayı,durup dururken 1-0 yenik hissedersin

Not:İlk aklına gelen,genelde pişmanlıkla son bulur!

-Arkadaşlarınla eğlenceye çıkarsın,Sevgilin yoktur,Yalnızsın!

.Kafadar arkadaş grubunla güzel bir gece yaşamaktır planın
.İlk bir saat eğlenmeye başlarsın,bu arada içersin
.Çalan şarkıların keyfiyle,sen de eşlik edersin,bağıra çağıra söylersin,içmeye devam edersin
.Etrafta flörtleştiğin yüzler olur,eğlenceyi bölmezsin,arkadaşlarınla eğlenmeye,içmeye devam edersin
.İçtikçe şarkılar başka güzel gelmeye başlar,hatta hafif hafif sana mazideki anıları hatırlatır
.Arada eğlencene,cep telefonunu katarsın,whats uptan bakarsın,twitterdan bakarsın,facebooktan bakarsın
.Bir kaç şarkı sonra,bir yoklayayım ya ne olacak dersin,mesaj atarsın(ki yüzde 80 eski sevgilinedir o mesaj)

Not:Gece dışarı çıkanların yüzde 78'i yeni bir sevgili bulmaya çalışıyor.Bunların yüzde 92 si gece sonunda eski sevgilisini arıyor:)

-Üniversiteyi bitirir,iş başvuruları yapmaya başlarsın

.Önce sahip olduğun özellikleri düşünür,düşündükçe yüksekten uçarsın,ona göre ilanlara başvuru yaparsın
.Başvurduğun bir kaç yere,ön görüşmeye gidersin.Görüşme sonrası,içine, kesin olduğuna dair bir hissiyat doğar
.Üzerinden zaman geçer,geri dönüş olmaz
.İlan sayfasını tekrar açarsın.İlk etapta başvurmadığın,çokta  seni çekmeyen ama buna kesin alınırım dediklerine başvuru yaparsın
.Süreç tekrar başlar.Ön görüşmeye çağrılırsın,sonucu beklersin,ses gelmez.
.İlan sayfasını tekrar açarsın.En azından bir yerden başlamak lazım dersin,zaman ve sonuçlar seni daha mütevazi yapmıştır.İstediğin maaşa,istediğin konuma değildir belki ama işe alınırsın

Not:Anlarsın ki,kimse,sahip olduğu konuma ,durup dururken gelmemiştir.(Hayatla tanışmaya başlamışsındır:))


-Askerliğe dair

.Her askeri 'En büyük asker bizim asker' diye uğurlarlar
.Askere gidersin,anlarsın ki,herkes aynı gazla askere gelmiştir:)
.Acemilik evresinde koyun gibi sürekli saydıklarını,soranlardan saklarsın.Silahı eline ilk aldığın anda, silahla bir hatıra resmi çektirirsin(bu askerliğe dair övünülecek ilk hatırandır)
.Usta birliğine gidersin.Gittiğin yerde devrecilik vardır muhtemelen.Yoksa bile 'önce ben geldim'mantığı hakimdir.Yaşın ya da gerçek hayatta konumun ne olursa olsun,son gelen olduğun için 'Çömez' muamelesi görürsün(temizlik yaptırırlar,bol bol nöbet tuttururlar,televizyonda onlar neyi izlemek isterlerse onu izlemek zorundasındır)
.Askerlik öyle ya da böyle biter.Ya komutan postası,ya yazıcı,ya kantinde kasaya bakmışsındır.
.Askerden dönersin.Eve dönsen bile,hala askerde sanırsın kendini.Hikayelerin ve kahramanlık öykülerin anlat anlat bitmez.1 ile 3 ay arası tek anlattığın askerlik anılarındır.

Not:Ne zaman askerlik mevzusu açılsa,bir kereden fazladır anlattığın o hikayeleri yine yine yine anlatırsın:)

-Bir müzik aleti çalmaya heves edersin

.Müzikle uğraşan kişilere sorarsın.
.Bol bol araştırır,araştırdıkça heveslenirsin
.Bir müzik aleti satın alırsın
.Bir kursa yazılırsın ve başlarsın
.Sıfırdan öğrenmeye başlarsın,notaları tek yaz çiz gösterirler,not edersin,gider gider gelirsin
.Hemen öğreneceğim sandığından(kolay sanılır),notalar sana zaman kaybı gibi gelir,sıkılmaya başlarsın
.1-2 aylık bir zaman dilimi geçer,bakarsın olay pek kolay değilmiş,kursa gitmekten vazgeçersin
.Üzerinden çok zaman geçse de,hevesin genelde ya bir odanın duvarında asılıdır ,ya da bir koltuğun bazasında terk edilmiş bir şekilde yatar:)

Not:Hangi müzik aletini çalmak istersen iste!
Ama unutma ki ;'İlgi,uğraş,emek ve kulak' ister!

Telefon Önceliği

.Kimilerimiz ,hatta çoğumuz telefonla yaşar.
.Teknoloji ilerledi,bilgisayar başında olmadan da tüm sosyal platformu cebimizde taşıyoruz.
.Tabi bunun getirileri kadar götürüleri de var:)
.Yazdığın bir mesajın ulaşıp ulaşmadığı ya da hangi zaman diliminde facebook ya da whats up ta online olduğu,aradığın kişinin telefonu kapalı olsa da ,mesaj ile geri bildirimin söz konusu olduğu bir teknoloji ilerlemesi
.Hepsi tamam da ,ben seni ararım deyip aramamak ya da aranmış olmana rağmen,görüp bir şekilde de olsa 'Ne oldu acaba' diye meraklanmayıp geri dönmemek?(umursamama,ilgilenmeme,küsmüş olma ve en kötüsü adam yerine koymama sonuçları doğuruyorsa)
.Uzaklaş,kendine bunun yapılmasına izin verme,diyaloğunu kes,iletişimini artıları eksileri ile gözden geçir:))

Not:Kendine yapılmasını istemediğin şeyleri ,başkasına da yapma!




















Devamını okuyun...>>

24 Nisan 2013 Çarşamba

İhtimaller Denizi..

   Birini sevmek ya da hayal kırıklığı ile başlar, üzerine yazılabilecek ,söylenebilecek şeylerimizin olması.
Mevsim Nisan,bahar gelmiş,bir çoğumuza göre aşkın mevsimidir,hani öyle de hissettirir.Malum herkes aşkı arar,aşka özlem duyar,aşkı ister...Bazılarımız da aşka kırgındır,inancını kaybeder.Tabi aşkta bir gün biter,üstelikte canı yanınca,kişi, uzak dursun benden AŞK der.

   Sonra ,sonra ne mi? olur!:)Yalnızlıkla harmanlanmış bir hayat serüveni.Aradığını bir türlü bulamamak,ne aradığını aramak,yalnız nefes alışlar ve ihtimaller denizinde boğulmak.Kaygı bile kaplar içimizi,bu saatten sonra, yalnız ölmeyiz değil mi?Ya da ,sırf yalnız kalmayım diye,sevmediğim ama saygı duyduğum biriyle yaşlanmayı mı? denesem diye!Bunun sapı,onun çöpü ,acaba şu ihtimal olabilir mi diye sorgulayıp,yanlış hedeflere atılan kurşunlar dizini...Yalnızlığın bin bir türdeki ifadesinin ,şekil değiştirmiş hali,şu sorguların her dildeki çevirisi.

  Acep sevinmeli mi,yalnızlık yazdırır,yalnızlık iyidir,insan yalnız kalmalı neyin ne olduğunu çözmek için,diyerek!Yoksa yüzmeyi sevmeli mi ,hatta iyi öğrenmeli mi ihtimaller denizinde!

  Birinin aşkıyla yanıp tutuşmak,ona aşkını vermek güzel.Bunları duymakta güzel,söylemekte güzel.Yalnız bu saman alevi gibi söner örneklerdir belki de ,insanı bundan uzaklaştırıp yalnızlığa iten yegane sebep.Kişi aşkını söyler,elinden geleni,aklına gireni yapar,sunmak inandırmak için.Kendini bu aşkın ateşiyle baş edemez görür ve büyükte olsa o aşkı,sen hissetmediğin için istemezsin.Üzerinden zaman dilimleri geçer.Herkesin içindeki zaman dilimi farklıdır elbet.Bir bakarsın 3 ay sonra,başkasınadır ,sana aşkını sunan,gere göğe sığdıramayan kişin aşkı.Ya aşkta sorun var,ya  da onu algılama şeklimizde. Zaten herkese duyulur bir duygu olarak,literatürde almıştır yerini çoktan AŞK!Gel de inan dersin,kendi düşüncenin doğruluğunu onaylarcasına.Hey dostum ,yalnızlık almış başını gidiyor ama!:)
  
 Bazen, boyundan büyüğünü istersin,uğraşır çabalar didinirsin,ben o duyguyu seviyorum ama dersin,hiç senin olmaz belki....
 Bazen boyundan küçüğüyle yetinirsin,en azından beni seviyor,o anlıyor diye sevmeye çalışma etütleri ile geçirirsin günü,geceyi...
 Gören gözlerle,ama kör bakışlarla bakarsın,görmezsin yakınındaki,gerçek olan ve gerçekten aradığın ,hak ettiğin sevgiyi..
 Uğramıştır o tren sizin köye de,sen o zaman o algıda değilmişsin diyedir ,farkında olduğunda tren uğramıyordur artık ,bundandır yalnızlık belirtileri...

Ve aslında ,hiç birimiz yanlışlıkla ya da tesadüfen yalnız değilizdir ,vardır bu fırtınanın bir sebebi,Yaradanın bir bildiği...

Aşk, şehir gibidir.Kimi ,bir şehre aşık olmayı sever,kimi ,şehir şehir gezmeyi.Kiminin aldığı nefes birinin kalbinde yer bulsun diyedir,kiminin aldığı nefes,güne devam etmek içindir...Ne de olsa bu da BİR İHTİMALLER DENİZİ...

Tüm Hakları Yalnızlığıma AİTTİR!

Volkan KOŞAR












Devamını okuyun...>>

8 Mart 2013 Cuma

Her KADIN bir Çiçektir...


   Etrafımızda, attıkları adım,verdikleri el ve hissettirdikleri maneviyat ile hayatımızın en özel köşelerinde yer alan Kadınlar...Anne,kardeş,sevgili,eş diye başlar, teyze yenge abla diye değişik isimlerle de vardırlar her evremizde ve çokçadır emekleri üzerimizde...
  Ve bir gün değildir belki onlara adanmış,ithaf edilmiş 8 mart dünya kadınlar günü.Ancak temsili de olsa  ,başlangıç günü kabul edilir,toplumda ,yaşadığımız ortamda daha güzel davranılmayı,sadece güzel kıvrımlardan ve uzun saçtan ibaret olmadıklarını ,gerçekten bir çiçek gibi davranılmayı hakedişlerinin anlaşılmasının farkındalığı!
  Belki, bir çok kadına, bu günün olması bile bir şey ifade etmiyordur,ne oluyor ki,geriye kalan 364 gün ne olacak diyen bir serzenişle.Pekte haksız bir düşünce şekli olmasa gerek,bir erkek gözüyle objektif bakınca.Medya da çokça duyuyor, görüyoruz ve belki de yakın çevremizde olmadığı için aynı hassasiyetle bakmıyoruzdur.Kadınlara kötü davranan,şiddet uygulayan,şiddetle ve tehditle,bedensel güçsüzlüklerinin kullanıldığı bir toplum içinde yaşıyoruz evet,üstelikte 2013 dünyasında.Sırf kadın oldukları için, kullanılabilir bir duruma çeviren ,kafasındaki şeytanı bu yönde çalıştıran yüzlerce örnekler bütünü.Çalışan ve kendi kariyeri için uğraşan bir ablam,emekli öğretmen bir annem olduğu düşünülürse,en yakınımdan başlayarak hassasiyeti önemli bir nokta.   
 Sahneden yoğunlukla her yaş aralığında kadın dinleyicilere seslenen bir birey olarak,çokça hikayelerine şahit olmuşluğu oluyor insanın.Bunları görmezden gelmekte olmuyor aynı toplumda yaşadığımızdan.

  Çalıştığı iş yerinde,toplu taşıma araçlarında,sanal platformlarda ,giydiği kıyafet yada sahip olduğu güzellikten dolayı,her gün  sözlü ve fiili tacize uğrayan o KADINLARIN günü BUGÜN,dünya kadınlar günü.Keşke sözü verilebilse,hemde bu günde ve inandırılsa,''Toplumda gerçekten bir birey olduğunuz için, kişisel beceri ve yeteneklerinizle varsınız,hak edişleriniz de sadece bunlar kıstasdır'' diyebilmek.
 Çokça var örnekleri demiştim.Sanat ile ilgili bir dalda yeteneği olan kadının,kabul göreceği ya da değerlendirileceği kategori,yeteneklerini görmeye fırsat vermektir,yatakta görülen bir yetenek değildir.Ya da pazarladığı ürünü satması için,ürünü aldırmak adına ,sattığı müdür ya da yetkiliyle bir şeyler paylaşması,yemeğe çıkması değildir.Bu yüzden değildir,şirketlerin prezantabl kadın çalıştırma amacı!

 Ve ne gariptir ki,böyle davranan o yetkili kişilerin,kendi yakınlarındaki kadınlara da, birilerinin öyle davranma olasılığını düşünmemesi.Yani, bugün bana ,yarın sana ihtimali, hiç akla gelmez,ama dile gelince durum uygulama halini alır.Halbuki, mevzu onların güzelliği yada giydikleri kıyafetler değil,MEVZU zihniyettir.Çağ atlamış toplumlarda yoktur diyemeyiz ama ÇAĞDAŞ TOPLUM bunları aştığımızda,kadınların özgürlüğü TERİMSEL değil,gerçekten zihinlerimizde kabul gördüğünde,ulaşabileceğimiz bir olgu.


 Yarım yamalakta olsa,hevesleriniz çokça kursağınızda kalsa da,HEYYYYY KADINLAR BAKINNNN',erkeklere adanmış bir ERKEKLER GÜNÜ BİLE YOK,HAYDİ MUTLU OLUN deyip 
kandırılamasanız da,ÜMİT GÖNLÜMÜN EKMEĞİ,UMAR HA UMAR,ELBET BİR GÜN ,ama GEÇ OLMASIN diyorum!

Yaşı kaç olursa olsun,''ÜNZİLE'ler''olsun ama öyle hikayelerle olmasın!
DÜNYA ÇİÇEKLER(KADINLAR) GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN 
VE bugün değil her gün çiçek gibi görünmeyi ,koklanmayı hak eder bir dünya ,sizinle olsun!
HAYAT,SİZİNLE DAHA GÜZEL...

Volkan KOŞAR








Devamını okuyun...>>

7 Ocak 2013 Pazartesi

Günümüzün Sevgisinin HESAPLAR ZİNCİRİ


     Soğuk bir ocak ayı,günlerden pazartesi ve hep yeni yıla yakın günümüze düşen kar,yeni yılın ilk haftasında karşıladı bizi..Okul çağındaki insanlarda ,yarın okullar tatil olur heyecanı,hayat kavgasındaki insanlarda ,tez elden sağ salim ,kara buza takılmadan sıcak yuvama ulaşayım kaygıları.Evde bizleri bekleyen sıcak aile kokusu,televizyonlarda izlenmeyi bekleyen diziler,yarışma programları,filmler…Her gün aynı şeylerin,bize sunulmuş zaman diliminde ,yapılacaklar listesi gibi.Değişen sadece takvimlerdeki sayılar ve saatin akreple yelkovanının birbirini kovalaması belki de.Kaldı ki onlar bile ,bir süre sonra aynı kovalamacayı tekrarlayıp duruyor…Sonra bir bakıyoruz aynı şeyler dediğimiz şeylerde,değişime uğruyor.Özlemini duyar oluyoruz,yaşamadığımız şeylerin.Bu dönemde yaşayıp,bu dönemi eleştirir olabiliyoruz mesela.Bu dönemde, teknoloji ile algılarımızı çok çabuk açıp,tabu olan şeyleri bile çok çabuk yıkabiliyor,ulaşılmaz olana çok rahat ulaşabiliyoruz.Ulaştıkça kısmen mutlu oluyor,mutsuz olunca da,benim yaşadığım dönem bu dönem olmamalıymış diyebiliyoruz.Ve hemen yaşamak istediğimiz,ya da bizim için yaşanması gereken yılların 70 li yıllar olduğunu düşünüyoruz…Düşünüyor muyuz?Hep SEVGİ ile alakalı sohbet açılınca,Kahramanımız YA TÜRK FİLMLERİNDEN ,ya da en yakınımızda ANNE VE BABAMIZIN uzun süren evliliklerinden.O dönem sahip olsalardı bu kadar çokluğa,onlarda düzenin bir parçası olurlar mıydı?Yani bütün olay ÇOKLUK-YOKLUK kıyaslaması mı?
 
      Ufkumuzun algımızın genişlemesi,kullandığımız materyallerin çoğalması ile,ilişkilere bakışımızda materyalistleşiyor beklide.Eleştirdiğimiz çokça oluyordur,ARTIK İLİŞKİLER ÇOK MATERYALİST diye…Ah onun mesleği bilmem ne,arabası da var,evi de varmış gibi gibi diye giden en son SSK sı var mı? Sorusuna kadar uzanan HESAPLAR ZİNCİRİ…Peki, bu bir zincir ise,halkalardan oluşur,bu halkanın neresindeyiz?Hiç mi parçası değiliz ya da olmadık?Bu zincirin oluşmasına hiç mi katkıda bulunmadık,içine hiç mi dahil olmadık…Olmadıkta mı sorguluyoruz,’benim dünyam hep pembe’. ..’Peki neden bu dünya kara’.’Sevgiden bir haber ve sadece hesaplar üzerine kurulu bu dünya’ isyanlarıyla…Yoksa en başından beri,bize sunulmuş bir düzen var ve biz o düzenin parçası oluyoruz ister istemez,sonrasında o düzende gereken hesapları kendimizde yapıyoruz mu aslında?
  O zaman neresinde kaldı MEVLANA’nın ,’NE OLURSAN OL YİNE DE GEL’ şeklindeki sevgi çağrışımı ya da SEV KARDEŞİM diyen o tatlı heyecanlar….Yalnız sözlerde,yalnız dizelerde,yalnız ŞARKILARDA MI?
  

Devamını okuyun...>>