23 Ocak 2014 Perşembe

İstanbul'dan Giderken

 Ve şehrim İstanbul'a yaz gelir.Okullar yıl sonu tatiline girer,girer girmez tatil planları,denizler,sahil,kumsal,güneşlenme planları aklımızın bir köşesine yerleşiverir.İstanbul,kimine göre yaşanmaz bir hal alır.Tüm yıl boyunca şikayet ettiğimiz o kalabalık,o trafik çilesi,birden akıverir deniz kenarlarına.Ve İstanbul' da kalanlar ,birden bu gidişe anlam veremeyip,anlarlar ki ,İstanbul'u güzel yapan,bunca insana yaşanılası kılan,o kalabalığıdır.Kimimiz,yıllık iznimizden 1 hafta alabilip kaçarken bu şehirden,kimimiz sanki şehri terk ediyormuş gibi uzunca bir süre,belki sonbahar kendini gösterene kadar terk eyleriz bu şehri.Kimileri de sadece hafta sonu ADALAR,üSKÜDAR ,ORTAKÖY,BEBEK,ARNAVUTKÖY,GALATA gibi nimetleri ile yetinir,havuz ile güneşin tadını çıkarmakla kalakalır.


  Terk ediliş ,her ne şekilde olursa olsun,hüzünlüdür.Geride bıraktığımız,koskocaman bir şehir,şarkılara konu olmuş yüzlerce güzelliği,tarihi...Belki de yazın ortasında yağmur yağışı bile bu kente,gidenlerin,terk edenlerin arkasından bir ağlayış.Kim bilir....

  Peki ,'İstanbul'dan giderken ' başlığı,ya da bana, kafamda konu olan neydi!Gitmek,terk etmek,ayrılmak hep hüzünlü dedim ya,bu hüzündür belki de ,bu başlığa ve bu anlatışa sebep olan.Şöyle bir düşününce,yıl boyu sahne aldığımız yerler,bizi severek,sürekli dinlemeye gelen yüzler,özel yürekler,arkadaşlarımız,dostlarımız,ailemiz,kısaca tüm sevdiklerimizi,kısa bir süre de olsa geride bırakmak,o hüzne sebep olan.Gözümüzün önünde,uzun bir yolculuk yaparken ,bir film şeridi gibi geçen yüzlerce anı,sima,hikaye...Ve kaçtığımız,bunaldığımız,isyan ettiğimiz sebepler...

  Kendimizce bir kaçış,kafa dinleme,yenilenip gelme,mevsim yaz iken şehri terk etme,daha yaşanılası,daha havası suyu,serinliği ferahlığı,denizi olan yerlere koşturmaca.Eylül ayı,İstanbul başka bir güzeldir diye ,aradaki bu 2-3 ayı bu şehirde değil de,kafamızın gittiği yerde geçirme planları.Sanki Eylül'de görüşürüz der gibi bir ifade.Ey İstanbul,seni Eylül' de yaşarım yaşarsam,küsme bana diyen bir sesleniş,belkide.
   

   Daha manalı bir haykırışta,İstanbul'dan yorulmuşluğumuz belkide.Tüm kış boyunca,hep bir koşuşturmaca,hep bir şeylerin ucundan tutmaca,bir çoğumuzun hayatı.İstanbul öyle bir şehir çünkü.Peki ,bizi yoran İstanbul mu?,yoksa İstanbul'u yorgun kılan ve bize o sunuyormuş gibi hissettiren,bizim yoğunluğumuz mu?Ya da bizim kaçtığımız sadece trafiği ve kalabalığı mı?Yok be kardeşim,çekilmez bu İstanbul,mevsim yaz olunca,denizine girilmez dediğinizde kulağıma gelir gibi.

  Yaz gelince,eğlence,insanlar sahillere akar ya,malum bizlerde o eğlencenin icraatını yapanlar olarak,bizlerde akarız,uyarız o insan seline.Sonra dostlarımın ,bu gibi evrelerde,bizlere dedikleri gelir aklıma hep.Sizin hayatta süper,şeklinde!Öylemi dersiniz,her gece sahne almak,her gece denizin hışırtısı bir şekilde kulaklarımızda,eğlencenin kıyılarında,her sabah güneşi güneş,denizi deniz..İçimiz kıpır kıpır he:)
Şöyle bir yazınca ya da düşününce,kulağa hoş gelir.Ama en nihayetinde,bir iş amacı söz konusu olduğu için,ben ne kadar anlatamasamda, zor.O yoğun tempoya,sürekli aktif bir halde dahil olmak,cidden, beyin ve beden zindeliği isteyen bir zorluk...

  Ve gün gelir,yol tutulur,şehir terk edilir.Bir kaçış mı,bir uzaklaşma isteğimi,bir tatil mi,yoksa tamamen iş mi?size,yorumunuza kalmış...Ama geride ,her gidenin arkasından boynu bükülen biri,birileri,bir şehir...İstanbul...

Biz yokken,Üsküdar'da Kız kulesi ,İstiklal caddesinin boylu boyunca ,upuzun,insan seli heybeti,Çamlıca'nın püfür püfür esen,yeşillikler içindeki halleri,Çengelköy kahvaltıları,Fenarbahçe kıyıları,Moda'nın ,ağaçların gölgesinden izlenen manzarası,Maltepe'nin ,Adaları karşısına alışı,Bisikletle gezilesi sahil yolu,Caddebostan Migros'un arkasındaki çimenlerin üstünde akşam soluklanmaları,hep aklımızda...Sanmayın ki ,unutulur...Unutulmaz...

Volkan Koşar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder